Biyomedikal teknolojisi, tanı teşhis ve tedavide önemli

İnsan sağlığı ve sağlık sistemlerinin iyileştirilmesiyle ilgili her alanı içeren biyomedikal teknolojisi, hastalıkların tanı, teşhis ve tedavisinde büyük önem taşıyor. Uzmanlar, dental alanda kullanılan ağız duşundan kalp piline kadar pek çok cihazı kapsayan biyomedikal teknolojisi sayesinde erken teşhis ve tedaviye kolay uyum sağlama gibi avantajlar sağlandığına dikkat çekiyor.

 

 

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Biyomedikal Cihaz Teknolojisi Öğretim Görevlisi Aybike Pirol, biyomedikal teknolojisine ilişkin değerlendirmede bulundu.

 

Öğretim Görevlisi Aybike Pirol, biyomedikal teknolojisinin tıp ve biyoloji alanında sağlıkla ilgili her türlü aparat, kit, malzeme ve cihazı bünyesinde barındıran, bu alanlarda ilerlemek için yeni yaklaşımlar geliştiren teknoloji olduğunu söyledi.

 

Biyomedikal teknolojisinde amacın tıbbi ya da biyolojik problemlerin çözümünü sağlayarak yaşam kalitesini ve iyileşmeyi arttırmak, hatta bazen iyileşmeyi hızlandırmak olduğunu ifade eden Pirol, “Biyomedikal teknolojisi, bunu uygularken geleneksel mühendisliğin teknik ve yöntemlerinden yararlanır. Tıp ve mühendislik bilimlerinde uzmanlık ve yöntemleri bir araya getiren yani bir çatı kavramı gibi düşünülen Biyomedikal mühendisliği, teknolojinin gücünü biyotıp alanına uygulayarak yaşam standartlarını yükseltmekle birlikte insan ömrünü uzatmayı, yaşam kalitesini arttırmayı, engelliliği azaltmayı ve erişilebilirliği mümkün kılmayı sağlamaktadır.” dedi.

 

Klinik tıbbi görüntülemede biyomedikal teknolojisi kullanılıyor

 

Biyomedikal teknolojisinin ekipman tasarımı, araştırma yapma gibi bir dizi faaliyeti içermesi ile sağlıkta birçok farklı alanlarda kullanıldığını ifade eden Pirol, “Günümüzde artık herkesin karşılaşabildiği klinik-tıbbi görüntüleme, biyomedikal teknolojisinin kullanıldığı alanlardan biridir. Biyomedikal teknoloji ile görüntüleme, vücutta herhangi bir invaziv işlem yapılmadan hastalığın tanı, teşhis ve tedavisinde büyük öneme sahiptir. Ayrıca doku mühendisliği, biyoinformatik, nanoteknoloji, klinik mühendislik sahası, biyomalzemeler, rehabilitasyon amaçlı protez, ortezler yapay organ çalışmaları biyomedikal teknolojisinin uygulama alanı arasındadır. Bu anlamda biyomedikal teknolojisi, insan sağlığı ve sağlık sistemlerinin iyileştirilmesi ile ilgili her alanı içermektedir.” diye konuştu.

 

Dental alandan kalp pillerine kadar pek çok cihazı kapsıyor

 

Temelde tanı, teşhis ve tedavide kullanılan biyomedikal teknolojisinin, canlı ve biyolojik sistemler ile ilgili her alanda uygulandığını ifade eden Öğretim Görevlisi Aybike Pirol, “Dental alanda yer alan, su ve hava püskürtme özelliği ile diş sağlığını korumada yardımcı cihaz ağız duşu, yine aynı alanda yer alan kompozit malzemeler, 1800’lü yıllardan bu yana kullanılan steskop, kalp pilleri, uykuda apneye girme durumunu engellemek için sürekli basınçlı hava veren PAP cihazları, gelişmiş cerrahi robotlar, biyolojik insan genom dizilimleri, biyolojik sistemlerin modellenmesi, bilgisayar destekli cerrahi ve ortopedi çalışmalar uygulamalardan bazılarıdır. Bu uygulamalar ile erken teşhis, tedaviye kolay uyum sağlama gibi avantajlar oluşmaktadır.” diye konuştu.

 

Yapay zekanın üç bilişsel becerisi var

 

Yapay teknolojide yapay zekâ uygulamalarına da değinen Öğretim Görevlisi Aybike Pirol, “İnsan benzeri görevleri yapabilen yazılımsal ve donanımsal bütünü, yapay zekâ olarak tanımlayabiliriz. Hareket, konuşma, ses algılama, sayısal mantık yürütme görev ve fonksiyonları, bunun temelinde ise yeni girdilere uyum sağlaması bulunmaktadır. Bu görev ve fonksiyonların tümü, yapay zekâ teknolojilerini kapsamaktadır. Verilerle ilişki kurmayı sağlayan öğrenme süreci, kendi kendini düzeltme süreci, istenen sonuca ulaşmak için doğru algoritmayı bulmak yapay zekâ teknolojisinin odaklandığı üç bilişsel beceridir.” diye konuştu.

 

Yapay zekâ, kısa çözüm yolları sağlıyor

 

Matematik ve mühendislik çalışma dallarına sahip olan yapay zekayı içeren birçok teknoloji ve disiplin olduğunu kaydeden Pirol, “Otomatik konuşma tanıma, doğal dil işleme, görsel tanıma, metin tanıma, robotik sistemler yapay zekâ teknolojileri arasındadır. Yapay teknoloji ile karmaşık durumların daha kısa sürede çözümü sağlanmakta, yaşam biçimini ve tıpta gelişimi arttırması, verimliliğin artışı akla gelen ilk faydalarındandır.” dedi.

 

Teknolojideki gelişmelerle beraber bu alandaki araç ve uygulamaların da arttığını ifade eden Pirol, “Kendi kendini süren araçlar, Google‘ın arama algoritması, karmaşık görevleri yapabilen robot kollar, görme engelliler için yapılan uygulamalar, cep telefonları ile geliştirilen uygulamalar devamlı bir şekilde artmaktadır. Bu sayede tüm bireylerin yaşam kalitesinin yükseltilmesi mümkün kılınmaktadır.” diye konuştu.

 

Öğretim Görevlisi Aybike Pirol, biyomedikal, sağlık biyoinformatiği ve medikal görüntüleme yapay zeka ve makine öğrenmesi yöntemlerinin popüler olduğu en çok karşımıza çıkan alanlar olduğunu ifade ederek “Günümüzde artık yapay zeka teknolojisinin, kötü sonuçlanan durumların erken tespitinde, hastalığın hangi evresinde olduğunun bilinmesinde faydalı olduğu görülmektedir. Bu noktada matematiksel modellemenin önemine vurgu yapılması gerekmektedir. Yapay zeka alanında devam etmekte olan gelişme sürecinde yol kat edilebilmesi ve yapay zekanın başarısının arttırılabilmesi adına matematiksel modellemelerin ve problemlerin iyi tespit edilmesi önemlidir.” dedi.

 

Yapay zekâ uygulamaları yeni gelişmeleri getiriyor

 

Biyomedikalde yapay zekâ uygulamalarına da değinen Öğretim Görevlisi Aybike Pirol, “Yenilikçi mühendislik kavramlarından biri olan yapay zekanın tıp ve biyolojiye uygulanması yeni gelişmeleri de beraberinde getirmektedir. Yapay zekâ uygulamalarının gelişmesiyle birlikte biyomedikal teknolojisi de bu gelişime paralel bir şekilde ilerleme kaydetmektedir. Özellikle de son yıllarda yapay sinir ağları kullanan makine öğrenmesi türleri oldukça sık karşımıza çıkmaktadır. Yapay zekanın biyomedikal teknolojisinde yer alması hastalıkların tedavisi için önemli olan erken tanı yöntemlerinin geliştirilmesinde potansiyeli bulunmaktadır. Makine öğrenmesinin bir alt dalı olan derin öğrenme ile yapılan çalışmalardan birkaç tanesine örnek vermek yapay zekâ teknolojisinin tanı koymada ilerleme kaydettiğini söylememizi mümkün kılar. Kanser teşhisi, gen seçimi ve sınıflandırması, gen çeşitliliği, 3 boyutlu beyin rekonstrüksiyonu, nöral hücre sınıflandırması, beyin doku sınıflandırması, Alzheimer teşhisi, hastalık tahmini gibi çalışmalarda yapay sinir ağı kullanan makine öğrenmesi olan derin öğrenme yöntemi artık sıklıkla kullanılmaktadır.” dedi.