Tüberküloz Dünya Genelinde Küresel Sağlığa Gölge Düşürmeye Devam Ediyor

Sağlık 23.03.2024 - 12:35, Güncelleme: 23.03.2024 - 12:35
 

Tüberküloz Dünya Genelinde Küresel Sağlığa Gölge Düşürmeye Devam Ediyor

Tüm dünyada tüberkülozun ortadan kaldırılmasına yönelik 2030 hedeflerine ulaşmak için çalışmalar sürdürülse de istenilen hedeflere ulaşılmış değil.   Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) 2015’ten 2025’e kadar yıllık yeni Tüberküloz vaka sayısını yüzde 50 oranında düşürme hedefine ulaşamadığını, aksine bazı ülkelerde halen artış görüldüğünü söyleyen Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Banu Musaffa Salepçi, yaşanan pandemi nedeniyle hastalığın teşhis ve dolayısıyla tedavi edilememesinin de bu sonuçlarda etkili olduğunu söyledi. Ülkemizin tüberküloz konusunda DSÖ hedeflerine ulaştığını hatırlatan Prof. Dr. Salepçi, aslında ortadan kalkması gereken bir hastalık olmasına rağmen özellikle hastalığın yoğun olduğu ülkelerden göç alan ülkeler de riske giriyor. Özellikle de kontrolsüz göçler istenen sonuçlara ulaşmada önemli bir engel teşkil ediyor” diye konuştu.  Halen dünyada pek çok ülkede belirgin derecede yaygın bir hastalık olan tüberküloz solunum yoluyla bulaşan bir hastalık. Özelikle hastalığın yaygın görüldüğü ülkelerde çocukluk çağında mikrobun bir şekilde alınmasına karşın herkesin hastalanmadığını söyleyen Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Banu Musaffa Salepçi bunun nedenini şöyle açıkladı: “Mikropla karşılaşan kişilerin yüzde 30-35’inde enfeksiyon gelişiyor. Enfeksiyon olanların hepsinde aktif hastalık olmuyor. Bu kişilerin %95’i sessiz bir şekilde o mikrobu almış ve ona karşı vücutta bağışıklık gelişmiş olarak ömürlerini sürdürürken %5’inde aktif hastalık gelişiyor ve aktif hastalık gelişenler de hastalığın bulaşmasından sorumlu oluyor.”  “TÜBERKÜLOZ KONUSUNDA TÜRKİYE DSÖ HEDEFLERİNE ULAŞAN SAYILI ÜLKELER ARASINDA” Tüberküloz sıklığının insidansa yani her yıl tespit edilen yeni vaka sayısına göre değerlendirildiği bilgisini veren Prof. Dr. Salepçi, buna göre tüm dünyada şu anda ortalama insidansın 100 binde 133 olduğunu söyledi. “Dünya Sağlık Örgütünün hedefinin ise 100 binde 15 olduğunu ve Türkiyenin o hedefe ulaşmış ülkelerden biri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Salepçi sözlerine şöyle devam etti: “2022 de Türkiye'deki insidans 100 binde 14 olarak tespit edilmiş. Bu anlamda çok şanslı olduğumuzu söyleyebilirim. Ancak, Türkiye'de tüberküloz ile savaşın çok iyi şekilde sürdürülmesinin bu sonucu getirdiğini söylemek gerekir. Ülkemizde doğrudan gözetim altında tedavi (DGT) politikası çok iyi şekilde yürütülüyor. Hasta olan kişiler tespit ediliyor ve onların etrafındakiler da kontrol ediliyor.” PANDEMİ VAKA BİLDİRİMİNİ ENGELLEDİ Dünya genelinde en yoğun Afrika ve güneydoğu Asya ülkelerinde tüberküloz görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Salepçi, “Şu anda Afrika ülkelerinde 100 binde 208, Güney Doğu Asya’da 100 binde 234 olan insidans Amerika’da 100 binde 31, Avrupa’da 100 binde 25 civarında. Yıllık ortalamalara bakıldığında her ne kadar 2020 yılında bir düşüklük saptansa da bu reel bir düşme değil. Buradaki temel etken pandemi nedeniyle vakaların bildirilmemesinden kaynaklanıyor” diye konuştu.   HASTALIĞIN YAYGIN OLDUĞU BÖLGELERDEN GÖÇ ALAN ÜLKELER RİSK ALTINDA Dünya Sağlık Örgütünün “2025 yılında yüzde 50” azalma hedefinin ne yazık ki gerçekleşmediğini söyleyen Prof. Dr. Salepçi tam aksine 2015'te 100 binde 83 olan yıllık insidansın maalesef 2022 yılında 100 binde 95’e çıktığını belirtti. “Bu durumun genel anlamda küresel sağlığa gölge düşürmeye devam ettiğini ve özellikle hastalığın yaygın olduğu bölgelerden göç alan ülkelerin risk altında olduğunu söyleyen Prof. Dr. Salepçi, sözlerine şöyle devam etti: “Şu anda dünyada 2022 yılındaki tüm tüberküloz vakalarının 2/3’ünden fazlası Hindistan, Endonezya, Çin, Filipinler, Pakistan, Nijerya, Bangladeş ve Kongo’da tespit edilmiş. Dolayısıyla bu ülkelerden göç alan ülkelerde de risk giderek artıyor.” BU BELİRTİLERE DİKKAT: ÖKSÜRÜK, ATEŞ, GECE TERLEMESİ, KİLO KAYBI… Tüberkülozun birçok akciğer hastalığına benzer belirtiler gösterdiğini söyleyen Prof. Dr. Salepçi, “Hastalık solunum yoluyla alındığı için mikrop önce akciğerlere geliyor, oradan da kan yoluyla tüm organlara dağılabiliyor. Öncelikle akciğerlere ait öksürük, balgam, balgamda kan görülmesi gibi belirtilerin yanı sıra ateş, halsizlik, kilo kaybı, iştahsızlık ve gece terlemesi gibi genel belirtiler de eşlik ediyor. Özellikle bu belirtilerle gelen kişilerin etrafında tüberküloz hastası varsa mutlaka tüberkülozdan şüphelenilmeli.” dedi.  BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ BASKILANAN KİŞİLER DAHA RİSKLİ “Tüberküloz mikrobu ile ilk karşılaşma genellikle çocukluk ve gençlik çağında oluyor. Mikropla karşılaşan ve primer enfeksiyon geçiren kişilerin sadece %5’inde mikrobu aldıktan sonraki 6 ay – 1 yıl içinde aktif hastalık gelişirken %95’inde aktif hastalık gelişmeden sessiz enfeksiyon olarak kalıyor. Bu kişilerin de %5’inde daha ileri yaşlarda bağışıklık sistemini baskılayan hastalık oluşması veya ilaçların kullanılması sonucu vücutta uyur durumda olan mikropların uyanması aktif tüberküloz hastalığına yol açıyor” ifadelerini kullanan Prof. Dr. Salepçi, “Tüberküloz açısından en riskli grubu HIV pozitif hastalar oluşturuyor. Bunun yanında uzun süreli kortizon veya bağışıklığı baskılayıcı ilaç kullanmak zorunda olan romatoloji hastaları da bu grupta yer alıyor. Ayrıca, kanseri olan, diyabet gibi kronik hastalığı olan kişiler, organ nakli sürecinde olan ve nakili gerçekleşmiş hastalar da risk grubunda yer alıyor. Bu kişiler hem hastalığa daha kolay yakalanabiliyor hem de hastalığı daha ağır geçirebiliyor” dedi. Prof. Dr. Salepçi, covid ve tüberküloz birlikteliği ile ilgili de yayınların bulunduğunu ve buna göre de her iki hastalığın birbirinin riskini artırdığını sözlerine ekledi.  “TÜBERKÜLOZ TEDAVİ EDİLEBİLİR BİR HASTALIK” “Öncelikle etkeni yani aktif hastalığı olan hastanın teşhisini koyup tedaviye başladığımızda, direnç gelişmeksizin tedavi edebilirsek bulaştırıcılığı ortadan kaldırmış oluyoruz” diyen Prof. Dr. Salepçi tedavinin başarıya ulaşması için dikkat edilmesi gereken noktaları sıraladı: “Tüberkülozun yaklaşık altı aylık ilaç kullanım süresi var. Her ne kadar bu ilaçların kullanımı hasta açısından zor olsa da düzenli ilaç kullanımı şart. Bununla birlikte her vaka bu sürece uyum sağlayamayabiliyor. Ancak bu durum hasta açısından ciddi tehdit oluşturuyor. Çünkü bu durumda dirençli vaka haline geliyor ve ömür boyu tedavi sürüyor. Beraberinde dirençli vakanın bulaş riski de artıyor.  “EN ÖNEMLİSİ BULAŞIN ÖNLENMESİ” Tüberkülozdan korunmada aşılamanın çok önemli olduğunun altını çizen Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Salepçi, sözlerine şöyle devam etti: “Bugün dünyada halen insidansın düşük olduğu bazı Avrupa ve Amerika ülkelerinde aşılama yapılmıyor. Bizim ülkemizde insidans 100 binde 14 olmasına rağmen aşılama devam ediyor. Aşılama dışında periyodik kontrollerin yapılması, şüpheli bir vaka olduğunda bunun erken teşhis edilmesi ve bu vakanın etrafındaki kişilerin hemen kontrolden geçirilip bulaşın engellenmesi çok önemli. Tüberküloz zaten bildirimi zorunlu bir hastalık. Bu nedenle teşhis konulduğu anda bildirimi yapılıyor ve o hastayla yakın teması olan kişiler kontrolden geçiriliyor. Türkiye’de Tüberküloz kontrolü çok düzenli bir şekilde uygulanıyor.” HİJYEN VE GÜÇLÜ BAĞIŞIKLIK SAĞLANABİLMELİ Sosyo-ekonomik düzeyi düşük olan, iyi beslenemeyen, hijyeni iyi olmayan, kalabalık yaşayan gruplarda hastalık daha yaygın diyen Prof. Dr. Salepçi “Dolayısıyla, öncelikle hastalığa yakalanmamak için şartların, ortamın iyileştirilmesi gerekiyor. Tüberküloz mikrobunun önemli bir özelliği de maalesef iyi havalanmayan, ışık almayan ortamlarda 6 aya kadar canlı kalabilmesi. O yüzden tüberküloz geçirmiş birinin kaldığı oda iyi havalandırılmazsa ve iyi ışık almazsa daha sonradan o odaya giren kişiler bile bu süreç içinde tüberküloza yakalanabilir. Bu konuda bilgi ve bilinç artırılmalı” diye konuştu.  Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tüm dünyada tüberkülozun ortadan kaldırılmasına yönelik 2030 hedeflerine ulaşmak için çalışmalar sürdürülse de istenilen hedeflere ulaşılmış değil.  

Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) 2015’ten 2025’e kadar yıllık yeni Tüberküloz vaka sayısını yüzde 50 oranında düşürme hedefine ulaşamadığını, aksine bazı ülkelerde halen artış görüldüğünü söyleyen Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Banu Musaffa Salepçi, yaşanan pandemi nedeniyle hastalığın teşhis ve dolayısıyla tedavi edilememesinin de bu sonuçlarda etkili olduğunu söyledi. Ülkemizin tüberküloz konusunda DSÖ hedeflerine ulaştığını hatırlatan Prof. Dr. Salepçi, aslında ortadan kalkması gereken bir hastalık olmasına rağmen özellikle hastalığın yoğun olduğu ülkelerden göç alan ülkeler de riske giriyor. Özellikle de kontrolsüz göçler istenen sonuçlara ulaşmada önemli bir engel teşkil ediyor” diye konuştu. 

Halen dünyada pek çok ülkede belirgin derecede yaygın bir hastalık olan tüberküloz solunum yoluyla bulaşan bir hastalık. Özelikle hastalığın yaygın görüldüğü ülkelerde çocukluk çağında mikrobun bir şekilde alınmasına karşın herkesin hastalanmadığını söyleyen Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Banu Musaffa Salepçi bunun nedenini şöyle açıkladı: “Mikropla karşılaşan kişilerin yüzde 30-35’inde enfeksiyon gelişiyor. Enfeksiyon olanların hepsinde aktif hastalık olmuyor. Bu kişilerin %95’i sessiz bir şekilde o mikrobu almış ve ona karşı vücutta bağışıklık gelişmiş olarak ömürlerini sürdürürken %5’inde aktif hastalık gelişiyor ve aktif hastalık gelişenler de hastalığın bulaşmasından sorumlu oluyor.”

 “TÜBERKÜLOZ KONUSUNDA TÜRKİYE DSÖ HEDEFLERİNE ULAŞAN SAYILI ÜLKELER ARASINDA”

Tüberküloz sıklığının insidansa yani her yıl tespit edilen yeni vaka sayısına göre değerlendirildiği bilgisini veren Prof. Dr. Salepçi, buna göre tüm dünyada şu anda ortalama insidansın 100 binde 133 olduğunu söyledi. “Dünya Sağlık Örgütünün hedefinin ise 100 binde 15 olduğunu ve Türkiyenin o hedefe ulaşmış ülkelerden biri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Salepçi sözlerine şöyle devam etti: “2022 de Türkiye'deki insidans 100 binde 14 olarak tespit edilmiş. Bu anlamda çok şanslı olduğumuzu söyleyebilirim. Ancak, Türkiye'de tüberküloz ile savaşın çok iyi şekilde sürdürülmesinin bu sonucu getirdiğini söylemek gerekir. Ülkemizde doğrudan gözetim altında tedavi (DGT) politikası çok iyi şekilde yürütülüyor. Hasta olan kişiler tespit ediliyor ve onların etrafındakiler da kontrol ediliyor.”

PANDEMİ VAKA BİLDİRİMİNİ ENGELLEDİ

Dünya genelinde en yoğun Afrika ve güneydoğu Asya ülkelerinde tüberküloz görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Salepçi, “Şu anda Afrika ülkelerinde 100 binde 208, Güney Doğu Asya’da 100 binde 234 olan insidans Amerika’da 100 binde 31, Avrupa’da 100 binde 25 civarında. Yıllık ortalamalara bakıldığında her ne kadar 2020 yılında bir düşüklük saptansa da bu reel bir düşme değil. Buradaki temel etken pandemi nedeniyle vakaların bildirilmemesinden kaynaklanıyor” diye konuştu.  

HASTALIĞIN YAYGIN OLDUĞU BÖLGELERDEN GÖÇ ALAN ÜLKELER RİSK ALTINDA

Dünya Sağlık Örgütünün “2025 yılında yüzde 50” azalma hedefinin ne yazık ki gerçekleşmediğini söyleyen Prof. Dr. Salepçi tam aksine 2015'te 100 binde 83 olan yıllık insidansın maalesef 2022 yılında 100 binde 95’e çıktığını belirtti. “Bu durumun genel anlamda küresel sağlığa gölge düşürmeye devam ettiğini ve özellikle hastalığın yaygın olduğu bölgelerden göç alan ülkelerin risk altında olduğunu söyleyen Prof. Dr. Salepçi, sözlerine şöyle devam etti: “Şu anda dünyada 2022 yılındaki tüm tüberküloz vakalarının 2/3’ünden fazlası Hindistan, Endonezya, Çin, Filipinler, Pakistan, Nijerya, Bangladeş ve Kongo’da tespit edilmiş. Dolayısıyla bu ülkelerden göç alan ülkelerde de risk giderek artıyor.”

BU BELİRTİLERE DİKKAT: ÖKSÜRÜK, ATEŞ, GECE TERLEMESİ, KİLO KAYBI…

Tüberkülozun birçok akciğer hastalığına benzer belirtiler gösterdiğini söyleyen Prof. Dr. Salepçi, “Hastalık solunum yoluyla alındığı için mikrop önce akciğerlere geliyor, oradan da kan yoluyla tüm organlara dağılabiliyor. Öncelikle akciğerlere ait öksürük, balgam, balgamda kan görülmesi gibi belirtilerin yanı sıra ateş, halsizlik, kilo kaybı, iştahsızlık ve gece terlemesi gibi genel belirtiler de eşlik ediyor. Özellikle bu belirtilerle gelen kişilerin etrafında tüberküloz hastası varsa mutlaka tüberkülozdan şüphelenilmeli.” dedi. 

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ BASKILANAN KİŞİLER DAHA RİSKLİ

“Tüberküloz mikrobu ile ilk karşılaşma genellikle çocukluk ve gençlik çağında oluyor. Mikropla karşılaşan ve primer enfeksiyon geçiren kişilerin sadece %5’inde mikrobu aldıktan sonraki 6 ay – 1 yıl içinde aktif hastalık gelişirken %95’inde aktif hastalık gelişmeden sessiz enfeksiyon olarak kalıyor. Bu kişilerin de %5’inde daha ileri yaşlarda bağışıklık sistemini baskılayan hastalık oluşması veya ilaçların kullanılması sonucu vücutta uyur durumda olan mikropların uyanması aktif tüberküloz hastalığına yol açıyor” ifadelerini kullanan Prof. Dr. Salepçi, “Tüberküloz açısından en riskli grubu HIV pozitif hastalar oluşturuyor. Bunun yanında uzun süreli kortizon veya bağışıklığı baskılayıcı ilaç kullanmak zorunda olan romatoloji hastaları da bu grupta yer alıyor. Ayrıca, kanseri olan, diyabet gibi kronik hastalığı olan kişiler, organ nakli sürecinde olan ve nakili gerçekleşmiş hastalar da risk grubunda yer alıyor. Bu kişiler hem hastalığa daha kolay yakalanabiliyor hem de hastalığı daha ağır geçirebiliyor” dedi. Prof. Dr. Salepçi, covid ve tüberküloz birlikteliği ile ilgili de yayınların bulunduğunu ve buna göre de her iki hastalığın birbirinin riskini artırdığını sözlerine ekledi. 

“TÜBERKÜLOZ TEDAVİ EDİLEBİLİR BİR HASTALIK”

“Öncelikle etkeni yani aktif hastalığı olan hastanın teşhisini koyup tedaviye başladığımızda, direnç gelişmeksizin tedavi edebilirsek bulaştırıcılığı ortadan kaldırmış oluyoruz” diyen Prof. Dr. Salepçi tedavinin başarıya ulaşması için dikkat edilmesi gereken noktaları sıraladı: “Tüberkülozun yaklaşık altı aylık ilaç kullanım süresi var. Her ne kadar bu ilaçların kullanımı hasta açısından zor olsa da düzenli ilaç kullanımı şart. Bununla birlikte her vaka bu sürece uyum sağlayamayabiliyor. Ancak bu durum hasta açısından ciddi tehdit oluşturuyor. Çünkü bu durumda dirençli vaka haline geliyor ve ömür boyu tedavi sürüyor. Beraberinde dirençli vakanın bulaş riski de artıyor. 

“EN ÖNEMLİSİ BULAŞIN ÖNLENMESİ”

Tüberkülozdan korunmada aşılamanın çok önemli olduğunun altını çizen Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Salepçi, sözlerine şöyle devam etti: “Bugün dünyada halen insidansın düşük olduğu bazı Avrupa ve Amerika ülkelerinde aşılama yapılmıyor. Bizim ülkemizde insidans 100 binde 14 olmasına rağmen aşılama devam ediyor. Aşılama dışında periyodik kontrollerin yapılması, şüpheli bir vaka olduğunda bunun erken teşhis edilmesi ve bu vakanın etrafındaki kişilerin hemen kontrolden geçirilip bulaşın engellenmesi çok önemli. Tüberküloz zaten bildirimi zorunlu bir hastalık. Bu nedenle teşhis konulduğu anda bildirimi yapılıyor ve o hastayla yakın teması olan kişiler kontrolden geçiriliyor. Türkiye’de Tüberküloz kontrolü çok düzenli bir şekilde uygulanıyor.”

HİJYEN VE GÜÇLÜ BAĞIŞIKLIK SAĞLANABİLMELİ

Sosyo-ekonomik düzeyi düşük olan, iyi beslenemeyen, hijyeni iyi olmayan, kalabalık yaşayan gruplarda hastalık daha yaygın diyen Prof. Dr. Salepçi “Dolayısıyla, öncelikle hastalığa yakalanmamak için şartların, ortamın iyileştirilmesi gerekiyor. Tüberküloz mikrobunun önemli bir özelliği de maalesef iyi havalanmayan, ışık almayan ortamlarda 6 aya kadar canlı kalabilmesi. O yüzden tüberküloz geçirmiş birinin kaldığı oda iyi havalandırılmazsa ve iyi ışık almazsa daha sonradan o odaya giren kişiler bile bu süreç içinde tüberküloza yakalanabilir. Bu konuda bilgi ve bilinç artırılmalı” diye konuştu. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve trabzonhabermerkezi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Adana escort bayan Çukurova escort bayan Seyhan escort bayan Ankara escort bayan Mamak escort bayan Etimesgut escort bayan Polatlı escort bayan Pursaklar escort bayan Haymana escort bayan Çankaya escort bayan Keçiören escort bayan Sincan escort bayan Antalya escort bayan Kumluca escort bayan Konyaaltı escort bayan Manavgat escort bayan Muratpaşa escort bayan Kaş escort bayan Alanya escort bayan Kemer escort bayan Bursa escort bayan Eskişehir escort bayan Gaziantep escort bayan Şahinbey escort bayan Nizip escort bayan Şehitkamil escort bayan İstanbul escort bayan Merter escort bayan Nişantaşı escort bayan Şerifali escort bayan Maltepe escort bayan Sancaktepe escort bayan Eyüpsultan escort bayan Şişli escort bayan Kayaşehir escort bayan Büyükçekmece escort bayan Beşiktaş escort bayan Mecidiyeköy escort bayan Zeytinburnu escort bayan Sarıyer escort bayan Bayrampaşa escort bayan Fulya escort bayan Beyoğlu escort bayan Başakşehir escort bayan Tuzla escort bayan Beylikdüzü escort bayan Pendik escort bayan Bağcılar escort bayan Ümraniye escort bayan Üsküdar escort bayan Esenyurt escort bayan Küçükçekmece escort bayan Esenler escort bayan Güngören escort bayan Kurtköy escort bayan Bahçelievler escort bayan Sultanbeyli escort bayan Ataşehir escort bayan Kağıthane escort bayan Fatih escort bayan Çekmeköy escort bayan Çatalca escort bayan Bakırköy escort bayan Kadıköy escort bayan Avcılar escort bayan Beykoz escort bayan Kartal escort bayan İzmir escort bayan Balçova escort bayan Konak escort bayan Bayraklı escort bayan Buca escort bayan Çiğli escort bayan Gaziemir escort bayan Bergama escort bayan Karşıyaka escort bayan Urla escort bayan Bornova escort bayan Çeşme escort bayan Kayseri escort bayan Kocaeli escort bayan Gebze escort bayan İzmit escort bayan Malatya escort bayan Manisa escort bayan Mersin escort bayan Yenişehir escort bayan Mezitli escort bayan Erdemli escort bayan Silifke escort bayan Akdeniz escort bayan Anamur escort bayan Muğla escort bayan Bodrum escort bayan Milas escort bayan Dalaman escort bayan Marmaris escort bayan Fethiye escort bayan Datça escort bayan Samsun escort bayan Atakum escort bayan İlkadım escort bayan Adıyaman escort bayan Afyonkarahisar escort bayan Ağrı escort bayan Aksaray escort bayan Amasya escort bayan Ardahan escort bayan Artvin escort bayan Aydın escort bayan Balıkesir escort bayan Bartın escort bayan Batman escort bayan Bayburt escort bayan Bilecik escort bayan Bingöl escort bayan Bitlis escort bayan Bolu escort bayan Burdur escort bayan Çanakkale escort bayan Çankırı escort bayan Çorum escort bayan Denizli escort bayan Diyarbakır escort bayan Düzce escort bayan Edirne escort bayan Elazığ escort bayan Erzincan escort bayan Erzurum escort bayan Giresun escort bayan Gümüşhane escort bayan Hakkari escort bayan Hatay escort bayan Iğdır escort bayan Isparta escort bayan Kahramanmaraş escort bayan Karabük escort bayan Karaman escort bayan Kars escort bayan Kastamonu escort bayan Kırıkkale escort bayan Kırklareli escort bayan Kırşehir escort bayan Kilis escort bayan Konya escort bayan Kütahya escort bayan Mardin escort bayan Muş escort bayan Nevşehir escort bayan Niğde escort bayan Ordu escort bayan Osmaniye escort bayan Rize escort bayan Sakarya escort bayan Siirt escort bayan Sinop escort bayan Sivas escort bayan Şanlıurfa escort bayan Şırnak escort bayan Tekirdağ escort bayan Tokat escort bayan Trabzon escort bayan Tunceli escort bayan Uşak escort bayan Van escort bayan Yalova escort bayan Yozgat escort bayan Zonguldak escort bayan
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.