Prof. Ali Murat Vural iletişimin tüm akademik alanlarını bilir. Ali Saydam ise iletişim dünyasının en önemli isimlerinden biridir.
Benim tezim, her iki dostumun da beslendikleri kaynak olan Anglo Sakson siyasal iletişim kuramlarının artık iflas ettiği ve Türkiye'ye özgü iletişim kuramlarının üretilmesi gerektiği yönündedir.
Bu tezin iflas etmesinin sebebi de R. Tayyip Erdoğan'ın kendinde özgü siyasal iletişim uygulamalarıdır. Erdoğan siyaset gibi siyasal iletişimin kurallarını da değiştirdi. Bu tezimi 6 yıl önce tartıştığımızda dijital devrim henüz bu kadar derinlemesine sektörü etkilememişti.
Dijital devrim, iletişimin tüm kurallarını değiştiriyor
Şimdi tezimi daha da ileri götürüyorum. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Amerika'da üretilmiş, Anglo Sakson iletişim kuramlarının tamamı iflas etmiştir. Buna kişisel iletişim, kitle iletişimi, algı kuramları, siyasal iletişim, iletişim sosyolojisi ve psikoloji de dahildir. Bu iflasın nedeni de tüm dünyanı baştan aşağıya değiştiren dijital devrimin bizzat kendisidir.
Benim de ders verdiğim iletişim fakültelerinde okutulan tüm müfredatın çağın oldukça gerisinde kaldığını, pratikten yoksun, hayattan kopuk olduğunu hep söylerim. Şimdi dijital devrimin kökten değiştirdiği iletişimin kurallarını algılayamamayı bunun üzerine ekleyin. Durumun daha da vahim olduğu anlaşılsın.
Üniversiteler gibi, iletişim alanında faaliyet gösteren iletişim şirketlerinin de durumu algıladığı tartışılır. Bu nedenle Ali Saydam ve Ali Murat Hoca ile farklı düşünüyoruz.
Belediyelere kayyum atanmasının iletişim sorunu
Ali Saydam, yüz yüze yaptığımız tartışmaları 15 Eylül günü, farklı bir konuda ama temelde aynı fikir ayrılığı çerçevesinde köşesine taşıdı. Konu, belediyelere kayyum atanması. Benim tezim, siyasi iradenin verdiği bu doğru (ama Cumhurbaşkanı'nın da dediği gibi gecikmiş) kararın aynı zamanda iletişim, kamu diplomasi, uluslararası ilişkiler boyutunun da planlanması gerektiği yönündedir. Ali Saydam ise, 'önce ateş edip sonra nişan almamız gereken durumlar olabilir, bu durum da iletişim planlaması sonradan gelebilir' diyor. Aslında aramızda ince bir nüans var. Anlatayım.
Analog kafa, dijital zihin farkı
Kanal 7'de çalıştığımız dönemlerde, tüm televizyon teknik yapısı analog sistemdi. O dönemden dostum Cengiz Er, sonraları bir çok televizyonun kuruluşunu başarıyla yaparken, insan kaynağı konusunda çok güzel bir tabir kullanmıştı: “Bu kişi analog kafa, bize dijital kafa lazım”.
Bence içinde bulunduğumuz çağı ve değişimi çok güzel özetleyen bir tabirdir bu. Dijital devrim, tüm analog sistemleri ve kuramları bir anda geçersiz kıldı. Tıpkı bugün kullanılmayan VHS, BETACAM analog cihazlar gibi, iletişimin de bir çok kuramı, modeli, tezi kullanılamaz halde. Dijital dünyada, hala analog yayın yapmaya kalkan gazete ve televizyonlar bu nedenle başarısız oluyorlar.
Terör örgütlerinin iletişim başarısı
Terörle mücadelede iletişim konusuna yeterli önem verilmemesi, sorunu analog kafayla okumaya benzer. FETÖ, İŞİD, PKK gibi uluslararası örgütlerin bütçelerinin ve eforlarının neredeyse yarısı dünya çapında iletişim çalışmalarına harcanıyor. Bu açıdan bakıldığında, bu örgütlerin iletişim çalışmaları devletlerin iletişim çalışmalarından daha ileride ve daha etkindir.
Türkiye'de siyasal iletişim ve kamu diplomasisi konularında devletin bir kurumu hala bulunmuyor. Ali Saydam 'var' diyor. Sanırım Başbakanlık genelgesiyle kurulmuş Kamu Diplomasi Koordinatörlüğü'nü kast ediyor. Bildiğim, şu anda sadece bir kişi burada çalışıyor. Bir kurum değildir, bütçesi, kadrosu, binası da yoktur. ABD'nin kamu diplomasi kurumunda çalışan insan sayısının 3 bin olduğu söyleniyor.
Siyaset, artık iletişimin gücünü görmezden gelemez. Kayyum atarken, 'duralım iletişim planı yapalım sonra atayalım' demiyorum. Akut, acil durumlar da bu olmayabilir. Ancak hiç olmazsa darbe sonrası yaptığımız kayyum atamaları, tasfiyeler, göz atlılar ve ülkenin haklılığını anlatacak bir stratejimiz olsun. Bunu yöneten bir ekip, bir kurum olsun.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın kararlı ve cesur siyasi adımlarını destekleyen ve güçlendiren bir kurumsallaşmadan ve stratejiden bahsediyorum.
Dijital zihinli insanlar sahaya inmeli
İletişim, hiçbirimizin tahmin edemediği bir hızda ve güçte yeni bir algı oluşturuyor. Bu algı oluşumu, artık siyasetin önüne geçti. Dijital kafaya sahip, bu inanılmaz hıza ayak uyduran, dijital devrimin etkilerini görebilen insanlarımızın, ülkenin bu çetin mücadelesinde sahaya inmesi gerekir. Haklıyken haksız duruma düşmek, bu planlamaları yapmadığımız için oluyor.
Ali Saydam'ın “Algılama Yöntemi' isimli bir kitabı var. Bence bu kitabı okumalısınız. Sonra dijital devrimin, bu kitaptaki kuramları ve önermeleri nasıl değiştirdiğini düşünmelisiniz.
Bence Ali Ağabey bu kitabı yeniden yazmalı. Bana da imzalı nüshasını hediye etmeli tekrar.
Anasayfa
Yazarlar
Kemal Öztürk
Yazı Detayı
Bu yazı 1710+ kez okundu.
Analog kafa, dijital zihin İletişimin kuralları değişti mi?
Prof. Ali Murat Vural iletişimin tüm akademik alanlarını bilir. Ali Saydam ise iletişim dünyasının en önemli isimlerinden biridir.
Benim tezim, her iki dostumun da beslendikleri kaynak olan Anglo Sakson siyasal iletişim kuramlarının artık iflas ettiği ve Türkiye'ye özgü iletişim kuramlarının üretilmesi gerektiği yönündedir.
Bu tezin iflas etmesinin sebebi de R. Tayyip Erdoğan'ın kendinde özgü siyasal iletişim uygulamalarıdır. Erdoğan siyaset gibi siyasal iletişimin kurallarını da değiştirdi. Bu tezimi 6 yıl önce tartıştığımızda dijital devrim henüz bu kadar derinlemesine sektörü etkilememişti.
Dijital devrim, iletişimin tüm kurallarını değiştiriyor
Şimdi tezimi daha da ileri götürüyorum. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Amerika'da üretilmiş, Anglo Sakson iletişim kuramlarının tamamı iflas etmiştir. Buna kişisel iletişim, kitle iletişimi, algı kuramları, siyasal iletişim, iletişim sosyolojisi ve psikoloji de dahildir. Bu iflasın nedeni de tüm dünyanı baştan aşağıya değiştiren dijital devrimin bizzat kendisidir.
Benim de ders verdiğim iletişim fakültelerinde okutulan tüm müfredatın çağın oldukça gerisinde kaldığını, pratikten yoksun, hayattan kopuk olduğunu hep söylerim. Şimdi dijital devrimin kökten değiştirdiği iletişimin kurallarını algılayamamayı bunun üzerine ekleyin. Durumun daha da vahim olduğu anlaşılsın.
Üniversiteler gibi, iletişim alanında faaliyet gösteren iletişim şirketlerinin de durumu algıladığı tartışılır. Bu nedenle Ali Saydam ve Ali Murat Hoca ile farklı düşünüyoruz.
Belediyelere kayyum atanmasının iletişim sorunu
Ali Saydam, yüz yüze yaptığımız tartışmaları 15 Eylül günü, farklı bir konuda ama temelde aynı fikir ayrılığı çerçevesinde köşesine taşıdı. Konu, belediyelere kayyum atanması. Benim tezim, siyasi iradenin verdiği bu doğru (ama Cumhurbaşkanı'nın da dediği gibi gecikmiş) kararın aynı zamanda iletişim, kamu diplomasi, uluslararası ilişkiler boyutunun da planlanması gerektiği yönündedir. Ali Saydam ise, 'önce ateş edip sonra nişan almamız gereken durumlar olabilir, bu durum da iletişim planlaması sonradan gelebilir' diyor. Aslında aramızda ince bir nüans var. Anlatayım.
Analog kafa, dijital zihin farkı
Kanal 7'de çalıştığımız dönemlerde, tüm televizyon teknik yapısı analog sistemdi. O dönemden dostum Cengiz Er, sonraları bir çok televizyonun kuruluşunu başarıyla yaparken, insan kaynağı konusunda çok güzel bir tabir kullanmıştı: “Bu kişi analog kafa, bize dijital kafa lazım”.
Bence içinde bulunduğumuz çağı ve değişimi çok güzel özetleyen bir tabirdir bu. Dijital devrim, tüm analog sistemleri ve kuramları bir anda geçersiz kıldı. Tıpkı bugün kullanılmayan VHS, BETACAM analog cihazlar gibi, iletişimin de bir çok kuramı, modeli, tezi kullanılamaz halde. Dijital dünyada, hala analog yayın yapmaya kalkan gazete ve televizyonlar bu nedenle başarısız oluyorlar.
Terör örgütlerinin iletişim başarısı
Terörle mücadelede iletişim konusuna yeterli önem verilmemesi, sorunu analog kafayla okumaya benzer. FETÖ, İŞİD, PKK gibi uluslararası örgütlerin bütçelerinin ve eforlarının neredeyse yarısı dünya çapında iletişim çalışmalarına harcanıyor. Bu açıdan bakıldığında, bu örgütlerin iletişim çalışmaları devletlerin iletişim çalışmalarından daha ileride ve daha etkindir.
Türkiye'de siyasal iletişim ve kamu diplomasisi konularında devletin bir kurumu hala bulunmuyor. Ali Saydam 'var' diyor. Sanırım Başbakanlık genelgesiyle kurulmuş Kamu Diplomasi Koordinatörlüğü'nü kast ediyor. Bildiğim, şu anda sadece bir kişi burada çalışıyor. Bir kurum değildir, bütçesi, kadrosu, binası da yoktur. ABD'nin kamu diplomasi kurumunda çalışan insan sayısının 3 bin olduğu söyleniyor.
Siyaset, artık iletişimin gücünü görmezden gelemez. Kayyum atarken, 'duralım iletişim planı yapalım sonra atayalım' demiyorum. Akut, acil durumlar da bu olmayabilir. Ancak hiç olmazsa darbe sonrası yaptığımız kayyum atamaları, tasfiyeler, göz atlılar ve ülkenin haklılığını anlatacak bir stratejimiz olsun. Bunu yöneten bir ekip, bir kurum olsun.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın kararlı ve cesur siyasi adımlarını destekleyen ve güçlendiren bir kurumsallaşmadan ve stratejiden bahsediyorum.
Dijital zihinli insanlar sahaya inmeli
İletişim, hiçbirimizin tahmin edemediği bir hızda ve güçte yeni bir algı oluşturuyor. Bu algı oluşumu, artık siyasetin önüne geçti. Dijital kafaya sahip, bu inanılmaz hıza ayak uyduran, dijital devrimin etkilerini görebilen insanlarımızın, ülkenin bu çetin mücadelesinde sahaya inmesi gerekir. Haklıyken haksız duruma düşmek, bu planlamaları yapmadığımız için oluyor.
Ali Saydam'ın “Algılama Yöntemi' isimli bir kitabı var. Bence bu kitabı okumalısınız. Sonra dijital devrimin, bu kitaptaki kuramları ve önermeleri nasıl değiştirdiğini düşünmelisiniz.
Bence Ali Ağabey bu kitabı yeniden yazmalı. Bana da imzalı nüshasını hediye etmeli tekrar.
Ekleme
Tarihi: 24 Ağustos 2020 - Pazartesi
Analog kafa, dijital zihin İletişimin kuralları değişti mi?
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.