İbrahim Tamer
Köşe Yazarı
İbrahim Tamer
 

Mağdurlar ve sahtekarlar!

Televizyondan gece yarılarına kadar kızımla beraber deprem bölgesinden yayınları ağlayarak takip ediyorduk. Yeni kalp krizi geçirmem, stand takılması ve ilaç kullanmamdan ötürü oralara gidip çalışma konusunda düşünceliydim. Lakin sonunda her şeyi göze aldım ve evimin hemen alt sokağında bulunan, dindar kardeşlerimin kurduğu "Tebessüm Derneği"nin genel merkezine gittim. Gazetemi okuyan, yazılarımı takip eden başkanı Furkan ve yardımcısı Erkan kardeşlerimle konuştum; geçen perşembe günü Tebessüm Derneği'nin görevlisi olarak Malatya'ya gittim. Orada kaldığım 8 gün içinde 3 gün Malatya'da ve 5 gün Adıyaman'da görev yaptım. Özellikle bile isteye kendim karar vererek Sincik ile Çelikhan arasındaki sürekli heyelan olan, düşen kaya parçalarıyla yolları kapanan dağ köylerine tehlikeleri göze alarak gittim. Çünkü, yolların bu şekilde riskli olmasından dolayı bir çok yardım kuruluşu buralara giremiyordu. Bu yazımda size hem sahadaki durumu, hem yardım çalışmalarını hem de az bilinen gerçekleri anlatmak istiyorum. Söze başlarken öncelikle belirtmek isterim kiiii bu bölgelerde hem devlet var ordusuyla ekipleriyle, hem de sivil ekipler var. UMKE burada, AFAD burada, Hüdai Vakfı, Beşir, İHH, Tebessüm Derneği olarak biz oradaydık. Daha bir çok vakıf orada.   Jandarma müthiş çalışıyor. Bana çadırkentlerde dağıtım yapmama yardımcı olan Hasan Astsubayım, Fatma Astsubayım, Mustafa başçavuşum ve bayan jandarma ekibine komutanlarıma çok çok teşekkür etmek istiyorum. Onlar sayesinde depremden zarar görmüş insanların toplandığı bu yerlerde intizamlı, kargaşa olmadan birebir yardım verebilmemizi sağladılar sağolsunlar. Malatya'da yıkılan bölgeler ilçeler az. Konuştuğum tüm Malatyalılar yıkıntının en fazla olduğu "Bostan Başı mahallesi"nin eski belediye başkanı tarafından içinde geniş arsaları olduğu için imara açıldığını ve buranın zemininin sulu olmasından sebep binaların yeni de olsa yıkıldığını söylediler. Daha sonra milletvekilliği de yapan bu şahıs hakkında umarım söylenenlerin doğruluğu araştırılır ve doğruysa hukuken gereği yapılır. Adıyaman ise tam bir felaket. Yıkılan korkunç sayıda bina ve ölen insanlar var. Ulaşımı zor olan köyler, mezralar var. Ulaşımı tamamen onarılamayacak şekilde hasar gören mezralar var.  Jandarma helikopter ile buralara hem yardım götürmüş hem de kurtulan vatandaşlarımızı tahliye edip, güvenli ilçe merkezindeki çadırkentlere yerleştirmişler. Karayolları ekipleri her gün tekrar tekrar kapanan yolları açıyorlar, muazzam bir çalışma var. Şu an açılan yol biraz sonra kapanabiliyor çünkü, sürekli dağlar sallanıyor hem kayalar düşüyor hem de heyelan oluyor. Gerek Sincan, gerekse Çelikhan'ın karayolu bağlantısı olan tek yer Malatya ve bu her iki yoldaki yarılmaları gözlerimle gördüm. Yollar patlamıştı, iş makinaları bölgeye giremedi sözleri çok doğruymuş. Dağ yollarından farklı şekillerde bölgeye ilk günden itibaren ulaşan askeri ekipler ve sivil yardım kuruluşlarının da olduğunu belirteyim. Jandarma ilk günden beri oradaymış, bunu köylüler de teyid ettiler. Bir de köylülerin üstüne basa basa söyledikleri bir şey var: "Trabzon, Rize, Ordu, Giresun'dan geldiler ilk olarak buraya" diyen köylüler, benim Trabzonlu olduğumu öğrendiklerinde bana sevgilerini daha belirgin gösterdiler. İnsan psikolojisi, toplum psikolojisi açısından gözlemlediğimde gördüğüm net görüntü şu: Asker yanımızda bize yardım ediyor. Devlet bizimle ilgileniyor. İstanbul'dan, Trabzon'dan Karadeniz'den kalkıp gelen bizimle ırki alakası olmayan bu insanlar bize ulaşıp yardım ediyor. Daha sonra yazımın içinde belirteceğim pkk/hdp unsurları bozgunculuk yapmaya, devletle, Türklerle Kürtlerin arasını açmaya çalışsa da oradaki yardım götürdüğümüz Kürt kardeşlerimiz gerçeğin ne olduğunu yaşayarak görmüş oldular. Vatan haini ucuz politikacıların devleti, iktidarı depremi de alet ederek yalan düzmece haberlerle suçlama çabalarını keşke bölge dışında yaşayan tüm ülke insanımız görebilse. Veeee, herkes şuna inanıyor. Yıkılan evlerimizi yapmaya söz verdi Tayyip Erdoğan. Yaparsa bir tek Tayyip Erdoğan yapar!.. Diğerleri yapamaz! Felaketin en yoğun olduğu 3 şehir Adıyaman, Maraş ve Hatay. Tebessüm Derneği'nin yönetimiyle konuştum. Şimdilik geçici de olsa Adıyaman'da bir depo açalım, Malatya'daki depoyu oraya nakledelim. Merkezde olmak, daha hızlı ve daha az yorularak yardım götürmemizi sağlayacak. Tebessüm Derneği'nin şu an Maraş'ta büyük bir deposu ve Malatya'da deposu var. Tebessüm'ün sistemi beni tatmin etti. Şöyle ki: Görevliler olarak sadece evi yıkılan yada girilemeyecek durumda olanlara tek tek elden veriyoruz yardımları. Aracı kullanmıyoruz. Muhtarlara, AFAD yada başka birine teslim etmiyoruz. Sadece mağdur olan insanların ellerine veriyoruz yardımları. Böylelikle istismar olayını da ortadan kaldırıyor büyük ölçüde Tebessüm Derneği. En çok ihtiyaç olan şeyler bölgeye göre değişmekle beraber hepsinde iç çamaşırı, kadın özel hal seti, bebek setleri, temizlik malzemeleri. Dağ köylerinde içme suyu sorunu yok. Temiz dağ kaynak suları var. Gıda sorunu az çünkü, çoğu yardım kuruluşu, devlet gıda yardımı yapıyor. Bizim ulaştığımız köylerin çoğu Kürt köyleriydi. Türkçe bilmeyenlerle bilenler yardımıyla anlaştık. Daha önce de belirttiğim gibi hayatlarında belki ilk defa ülkenin batısından, İstanbul'dan beyaz tenli insanlar gelmişti ayaklarına kadar ve onlara el uzatmışlardı. Hepsi şaşkın ve mutluydu. Onlara samimi duygularla sarıldık, sohbet ettik, çaylarını, ayranlarını içtik; kurdukları sofralarından zeytin, bal, yağ yedik. Bana sarma tütün yapıp uzattılar tükürükledikleri kağıttan hazırladıkları, aldım içtim. Normalde istanbulda en yakın arkadaşım tükürüğüyle ıslatıp verse iğrenirim içmem. Siz samimiyet gösterirseniz herkes hisseder bunu. Bir şarkı var "gözler kalbin aynasıdır asla yalan söylemez onlar".. gözleriniz, mimikleriniz konuşur ve karşı taraf bunu hisseder. 90 yaşındaki Elif nineye sarılıp onu öptüğümde Elif ninenin bana nasıl sarılıp ağladığını Kürtçe dualar ettiğini umarım Trabzon haber merkezi de yayınlar da seyredersiniz.   Kanaatimce, eskiden bir dönemler Kürtlere karşı izlenen yanlış devlet politikalarının özellikle Erbakan ve Tayyip Erdoğan iktidarlarında değiştirilmesine rağmen Kürt halkının içinde kalan eski dönemlere ait samimiyet tahribatları, bu büyük afet neticesinde siliniyor. Bu vatanın hepimize ait olduğunu, onların da bizim can ciğer kardeşlerimiz olduğunu gösteriyoruz devlet yönetimiyle, ordumuz ile, "Tebessüm Derneği" gibi sivil yardım kuruluşlarımızla. Hoş olmayan 3 hadise yaşadım. Biri evleri yıkılmadığı halde Akçakale'nin Ilıca köyündeki kadınlar arabamıza hücum edip iç çamaşırı ve gıda malzemesi almaya çalıştılar. Çelikhan'ın Şahverdi köyünde muhtar yıkılmayan evler için de yardım vermemizi talep etti, sadece evi yıkılanlara verdiğimizi söylememe rağmen ısrarcı oldu. Bir de, 90 yaşındaki nineyle video çekerken sonrada hdp'li olduğunu öğrendiğim bir kişi 34 plakalı lüks arabasıyla gelip beni sorgulamaya kalktı, ben ters cevap verince kürtçe onlara bir şeyler söyledi. Üzüldüğüm bir çok şey de oldu. Gerçekten mağdur olan, evleri yıkılan insanlarımızın çoğu sadece ihtiyacı olanı istedi, diğer yardım malzemelerimizi almadı. Fakat, evi yıkılmayan ahlaksızlar da araya girip yıkılmış evleri gibi malzeme almaya kalkıştılar. Son gün ise Malatya'daki Suriyelilerin kamplarına gittim. Gıda ve su hariç çok az yardım verilmiş bu kampa. Bazıları itiraz etti, gitsinler memleketlerine onlara vermeyelim dedi. İnadına 2 araba malzeme götürdüm ve dağıttım onlara. İç çamaşırı ve oyuncak, leğen, kova vs. Adamlar hem Suriye'de İslam düşmanı rejim tarafından mağdur edilmişler, vatanlarından köylerinden uzak yaşıyorlar; hem de depremde yıkılmış yaşadıkları evleri, sığınacak akrabaları komşuları bile yok. Nedir bu ırkçı, faşist yaklaşım anlamıyorum. Bazı politikacıların ırkçı yaklaşımları yüzünden istenmeyen insan ilan edildiler. O halde ben de istenmeyen insan ilan ediyorum bütün ırkçıları, zulüm eden İslam düşmanlarını. Fahiş fiyat arttırıp ekonomik zorluğa bizi düşürenleri, hırsızları, dolandırıcıları, tecavüzcüleri, insanlara ve hayvanlara zulmedenleri... Sağlam bina yapmayanları, çürük binalara ve zeminlere inşaat ruhsatı izni verenleri... Muhalefetin bir kısmı depremi fırsat bilip iktidarı devirmek için bu olağan üstü hale rağmen seçim de seçim diye tutturdu. Umarım Rabbim bunlara fırsat vermez, kazanamazlar. İbrahim Tamer  
Ekleme Tarihi: 19 Mart 2023 - Pazar

Mağdurlar ve sahtekarlar!

İbrahim Tamer: Mağdurlar ve sahtekarlar!

Televizyondan gece yarılarına kadar kızımla beraber deprem bölgesinden yayınları ağlayarak takip ediyorduk.

Yeni kalp krizi geçirmem, stand takılması ve ilaç kullanmamdan ötürü oralara gidip çalışma konusunda düşünceliydim.

Lakin sonunda her şeyi göze aldım ve evimin hemen alt sokağında bulunan, dindar kardeşlerimin kurduğu "Tebessüm Derneği"nin genel merkezine gittim.

Gazetemi okuyan, yazılarımı takip eden başkanı Furkan ve yardımcısı Erkan kardeşlerimle konuştum; geçen perşembe günü Tebessüm Derneği'nin görevlisi olarak Malatya'ya gittim.

Orada kaldığım 8 gün içinde 3 gün Malatya'da ve 5 gün Adıyaman'da görev yaptım.

Özellikle bile isteye kendim karar vererek Sincik ile Çelikhan arasındaki sürekli heyelan olan, düşen kaya parçalarıyla yolları kapanan dağ köylerine tehlikeleri göze alarak gittim. Çünkü, yolların bu şekilde riskli olmasından dolayı bir çok yardım kuruluşu buralara giremiyordu.

Bu yazımda size hem sahadaki durumu, hem yardım çalışmalarını hem de az bilinen gerçekleri anlatmak istiyorum.

Söze başlarken öncelikle belirtmek isterim kiiii bu bölgelerde hem devlet var ordusuyla ekipleriyle, hem de sivil ekipler var. UMKE burada, AFAD burada, Hüdai Vakfı, Beşir, İHH, Tebessüm Derneği olarak biz oradaydık. Daha bir çok vakıf orada.

 

Jandarma müthiş çalışıyor. Bana çadırkentlerde dağıtım yapmama yardımcı olan Hasan Astsubayım, Fatma Astsubayım, Mustafa başçavuşum ve bayan jandarma ekibine komutanlarıma çok çok teşekkür etmek istiyorum. Onlar sayesinde depremden zarar görmüş insanların toplandığı bu yerlerde intizamlı, kargaşa olmadan birebir yardım verebilmemizi sağladılar sağolsunlar.

Malatya'da yıkılan bölgeler ilçeler az. Konuştuğum tüm Malatyalılar yıkıntının en fazla olduğu "Bostan Başı mahallesi"nin eski belediye başkanı tarafından içinde geniş arsaları olduğu için imara açıldığını ve buranın zemininin sulu olmasından sebep binaların yeni de olsa yıkıldığını söylediler. Daha sonra milletvekilliği de yapan bu şahıs hakkında umarım söylenenlerin doğruluğu araştırılır ve doğruysa hukuken gereği yapılır.

Adıyaman ise tam bir felaket. Yıkılan korkunç sayıda bina ve ölen insanlar var. Ulaşımı zor olan köyler, mezralar var.

Ulaşımı tamamen onarılamayacak şekilde hasar gören mezralar var. 

Jandarma helikopter ile buralara hem yardım götürmüş hem de kurtulan vatandaşlarımızı tahliye edip, güvenli ilçe merkezindeki çadırkentlere yerleştirmişler.

Karayolları ekipleri her gün tekrar tekrar kapanan yolları açıyorlar, muazzam bir çalışma var. Şu an açılan yol biraz sonra kapanabiliyor çünkü, sürekli dağlar sallanıyor hem kayalar düşüyor hem de heyelan oluyor.

Gerek Sincan, gerekse Çelikhan'ın karayolu bağlantısı olan tek yer Malatya ve bu her iki yoldaki yarılmaları gözlerimle gördüm.

Yollar patlamıştı, iş makinaları bölgeye giremedi sözleri çok doğruymuş.

Dağ yollarından farklı şekillerde bölgeye ilk günden itibaren ulaşan askeri ekipler ve sivil yardım kuruluşlarının da olduğunu belirteyim. Jandarma ilk günden beri oradaymış, bunu köylüler de teyid ettiler. Bir de köylülerin üstüne basa basa söyledikleri bir şey var:

"Trabzon, Rize, Ordu, Giresun'dan geldiler ilk olarak buraya" diyen köylüler, benim Trabzonlu olduğumu öğrendiklerinde bana sevgilerini daha belirgin gösterdiler.

İnsan psikolojisi, toplum psikolojisi açısından gözlemlediğimde gördüğüm net görüntü şu:

Asker yanımızda bize yardım ediyor.

Devlet bizimle ilgileniyor.

İstanbul'dan, Trabzon'dan Karadeniz'den kalkıp gelen bizimle ırki alakası olmayan bu insanlar bize ulaşıp yardım ediyor.

Daha sonra yazımın içinde belirteceğim pkk/hdp unsurları bozgunculuk yapmaya, devletle, Türklerle Kürtlerin arasını açmaya çalışsa da oradaki yardım götürdüğümüz Kürt kardeşlerimiz gerçeğin ne olduğunu yaşayarak görmüş oldular.

Vatan haini ucuz politikacıların devleti, iktidarı depremi de alet ederek yalan düzmece haberlerle suçlama çabalarını keşke bölge dışında yaşayan tüm ülke insanımız görebilse.

Veeee, herkes şuna inanıyor. Yıkılan evlerimizi yapmaya söz verdi Tayyip Erdoğan. Yaparsa bir tek Tayyip Erdoğan yapar!.. Diğerleri yapamaz!

Felaketin en yoğun olduğu 3 şehir Adıyaman, Maraş ve Hatay.

Tebessüm Derneği'nin yönetimiyle konuştum. Şimdilik geçici de olsa Adıyaman'da bir depo açalım, Malatya'daki depoyu oraya nakledelim. Merkezde olmak, daha hızlı ve daha az yorularak yardım götürmemizi sağlayacak.

Tebessüm Derneği'nin şu an Maraş'ta büyük bir deposu ve Malatya'da deposu var.

Tebessüm'ün sistemi beni tatmin etti. Şöyle ki: Görevliler olarak sadece evi yıkılan yada girilemeyecek durumda olanlara tek tek elden veriyoruz yardımları. Aracı kullanmıyoruz. Muhtarlara, AFAD yada başka birine teslim etmiyoruz.

Sadece mağdur olan insanların ellerine veriyoruz yardımları.

Böylelikle istismar olayını da ortadan kaldırıyor büyük ölçüde Tebessüm Derneği.

En çok ihtiyaç olan şeyler bölgeye göre değişmekle beraber hepsinde iç çamaşırı, kadın özel hal seti, bebek setleri, temizlik malzemeleri.

Dağ köylerinde içme suyu sorunu yok. Temiz dağ kaynak suları var. Gıda sorunu az çünkü, çoğu yardım kuruluşu, devlet gıda yardımı yapıyor.

Bizim ulaştığımız köylerin çoğu Kürt köyleriydi. Türkçe bilmeyenlerle bilenler yardımıyla anlaştık. Daha önce de belirttiğim gibi hayatlarında belki ilk defa ülkenin batısından, İstanbul'dan beyaz tenli insanlar gelmişti ayaklarına kadar ve onlara el uzatmışlardı. Hepsi şaşkın ve mutluydu. Onlara samimi duygularla sarıldık, sohbet ettik, çaylarını, ayranlarını içtik; kurdukları sofralarından zeytin, bal, yağ yedik. Bana sarma tütün yapıp uzattılar tükürükledikleri kağıttan hazırladıkları, aldım içtim. Normalde istanbulda en yakın arkadaşım tükürüğüyle ıslatıp verse iğrenirim içmem.

Siz samimiyet gösterirseniz herkes hisseder bunu. Bir şarkı var "gözler kalbin aynasıdır asla yalan söylemez onlar".. gözleriniz, mimikleriniz konuşur ve karşı taraf bunu hisseder. 90 yaşındaki Elif nineye sarılıp onu öptüğümde Elif ninenin bana nasıl sarılıp ağladığını Kürtçe dualar ettiğini umarım Trabzon haber merkezi de yayınlar da seyredersiniz.

 

Kanaatimce, eskiden bir dönemler Kürtlere karşı izlenen yanlış devlet politikalarının özellikle Erbakan ve Tayyip Erdoğan iktidarlarında değiştirilmesine rağmen Kürt halkının içinde kalan eski dönemlere ait samimiyet tahribatları, bu büyük afet neticesinde siliniyor.

Bu vatanın hepimize ait olduğunu, onların da bizim can ciğer kardeşlerimiz olduğunu gösteriyoruz devlet yönetimiyle, ordumuz ile, "Tebessüm Derneği" gibi sivil yardım kuruluşlarımızla.

Hoş olmayan 3 hadise yaşadım. Biri evleri yıkılmadığı halde Akçakale'nin Ilıca köyündeki kadınlar arabamıza hücum edip iç çamaşırı ve gıda malzemesi almaya çalıştılar.

Çelikhan'ın Şahverdi köyünde muhtar yıkılmayan evler için de yardım vermemizi talep etti, sadece evi yıkılanlara verdiğimizi söylememe rağmen ısrarcı oldu.

Bir de, 90 yaşındaki nineyle video çekerken sonrada hdp'li olduğunu öğrendiğim bir kişi 34 plakalı lüks arabasıyla gelip beni sorgulamaya kalktı, ben ters cevap verince kürtçe onlara bir şeyler söyledi.

Üzüldüğüm bir çok şey de oldu. Gerçekten mağdur olan, evleri yıkılan insanlarımızın çoğu sadece ihtiyacı olanı istedi, diğer yardım malzemelerimizi almadı. Fakat, evi yıkılmayan ahlaksızlar da araya girip yıkılmış evleri gibi malzeme almaya kalkıştılar.

Son gün ise Malatya'daki Suriyelilerin kamplarına gittim. Gıda ve su hariç çok az yardım verilmiş bu kampa.

Bazıları itiraz etti, gitsinler memleketlerine onlara vermeyelim dedi. İnadına 2 araba malzeme götürdüm ve dağıttım onlara. İç çamaşırı ve oyuncak, leğen, kova vs.

Adamlar hem Suriye'de İslam düşmanı rejim tarafından mağdur edilmişler, vatanlarından köylerinden uzak yaşıyorlar; hem de depremde yıkılmış yaşadıkları evleri, sığınacak akrabaları komşuları bile yok.

Nedir bu ırkçı, faşist yaklaşım anlamıyorum. Bazı politikacıların ırkçı yaklaşımları yüzünden istenmeyen insan ilan edildiler.

O halde ben de istenmeyen insan ilan ediyorum bütün ırkçıları, zulüm eden İslam düşmanlarını. Fahiş fiyat arttırıp ekonomik zorluğa bizi düşürenleri, hırsızları, dolandırıcıları, tecavüzcüleri, insanlara ve hayvanlara zulmedenleri... Sağlam bina yapmayanları, çürük binalara ve zeminlere inşaat ruhsatı izni verenleri...

Muhalefetin bir kısmı depremi fırsat bilip iktidarı devirmek için bu olağan üstü hale rağmen seçim de seçim diye tutturdu. Umarım Rabbim bunlara fırsat vermez, kazanamazlar.

İbrahim Tamer

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve trabzonhabermerkezi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
hayati kasap
(12.03.2023 15:13 - #204)
Yaptığınız yardımların ve birebir olması ,toplumun huznune ortak olmaniz çok saygin bir dayanışma içinde hareketle insanlara örnek oldunuz.tebrikler
Tamer Tuncer Ben sadece insanlık görevimi yaptım. Siz de derneğe getirdiğiniz yardımlarla aynı görevi yapmış oldunuz. Bizim kalbimiz müsterih; oturduğu yerden yalan haber iftira uyduranlar utansın.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve trabzonhabermerkezi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.