Son günlerde ülke gündemi ne kadar hareketliyse, Trabzon’un iç dinamikleri de bir o kadar dikkat çekici bir yoğunluk yaşıyor. Bir yanda bakan düzeyinde ziyaretlerle artan diplomatik ve siyasal trafik, diğer yanda kültür-sanatın yeniden canlandığı bir şehir profili… Fakat bütün bu hareketliliğin altında, daha derin ve daha önemli bir gerçek yatıyor: Trabzon artık yeni bir dönemin arifesinde.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un şehre yönelik ziyareti, Trabzon’un yalnızca yerel meselelerle değil, ulusal ölçekte bir sorumlulukla ele alınmaya başlandığının işaretidir. Temel atma törenleri, teşkilat buluşmaları ve resmi temaslar; şehrin yakın geleceğinde hem hukuki hem de kurumsal anlamda yeni bir düzenleme dalgasının habercisi niteliğindedir.
Ancak Trabzon’u bugün konuşurken meselenin sadece siyasi arenadan ibaret olmadığını görmek gerekir. Aralık ayıyla birlikte şehirde başlayan tiyatrodan konsere, panelden sergiye uzanan kültür-sanat hareketliliği; Trabzon’un sosyal dokusunda uzun zamandır beklenen bir nefes alma alanı oluşturuyor. Bu yönüyle şehir, ekonomik dalgalanmaların gölgesinde bile kültürel direncini kaybetmeyen bir kararlılık sergiliyor.
Tüm bunların yanında, Trabzon’un tarih boyunca karşılaştığı afetlerin yeniden gündeme gelmesi; aslında şehrin en zayıf karnına temas ediyor. 170 yıllık süreçte yaşanan heyelanlar, seller, çığlar ve fırtınalar; bugün özellikle iklim değişikliği, plansız yapılaşma ve yaylalardaki kontrolsüz yapı baskısı nedeniyle daha dikkatle ele alınmak zorunda. Bu tablo artık yalnızca bir istatistik değil; geleceği planlarken göz ardı edilmesi mümkün olmayan bir uyarı niteliğindedir.
Öte yandan turizmin taşıyıcı kolonlarından biri olan Uzungöl’deki yoğun yapılaşma tartışmaları, yerel yönetimin “koruma-kullanma dengesi” üzerinde yeniden düşünmesini zorunlu kılıyor. Çünkü Trabzon’un dünya çapındaki marka değerini ayakta tutan şey, onun doğasıdır. Ve doğasını kaybeden bir şehir, kimliğini kaybeder.
Tüm bu gelişmeler bizlere şunu gösteriyor: Trabzon artık ekonomik, sosyal, kültürel ve çevresel parametrelerin hepsini aynı anda dikkate alan bir dönüşüm dönemine girmiş durumda. Şehrin kaderi, yalnızca kamu otoritesinin değil; sivil toplumun, meslek örgütlerinin, kanaat önderlerinin, iş insanlarının ve halkın ortak sorumluluğu hâline gelmiştir.
Bugün Trabzon için asıl ihtiyaç duyulan şey, ortak akıl, ortak sorumluluk ve ortak bir gelecek tahayyülüdür.
Çünkü toplumsal huzuru sağlamak için ortak bir zeminde buluşmak mümkündür.
Ve Trabzon’un bugün en çok ihtiyaç duyduğu da tam olarak budur:
Birlikten doğan güç, istikrardan doğan güven ve ortak hedeflerden doğan bir geleceğin inşası.
ZEYDAN AYDIN
TÜSKİAD – Tümü İstihdam Sağlayan Girişimci İş İnsanları Derneği
Yönetim Kurulu Başkanı